MONTREAL (Quebec, Kanada): “Arzunun gücü” konferansı

"Arzu, insanın özüdür," diye yazmıştı Spinoza. Ve insan, muhtemelen arzunun sonsuz bir karaktere sahip olduğu tek canlı varlıktır. Varlık alanına (bilgi, sevgi) yerleştirildiğinde, arzunun sonsuz karakteri insanı zenginleştirir ve tüm canlılara fayda sağlar. Öte yandan, sahip olma alanına yerleştirildiğinde, arzunun sonsuz karakteri "her zaman daha fazlası" ideolojisine yol açar; bu da bireyleri sürekli tatminsiz kılar ve ekolojik felaketin ana nedenidir.

Mutlu olma arzularımızı nasıl doğru bir şekilde yönlendirebilir ve bunları diğer canlıların arzularıyla nasıl uyumlu hale getirebiliriz? Canlı ve yaratıcı dürtülerimizi nasıl geliştirebilir ve kıskançlık veya taklitçi arzunun tuzağından nasıl kaçınabiliriz?