Psikoloji Dergisi, Mayıs 2002.

Yıl başından bu yana, Amerika Birleşik Devletleri, Fransa ve İrlanda'da, hiyerarşileri tarafından cezalandırılmayan pedofil rahip skandalı Kilise'yi sarstı. Birçok kişi pedofili ile rahip bekareti arasındaki bağlantıyı sorguluyor. Rahiplerin aksine dünyaya tamamen entegre olmuş erkekler için bekaret ve iffet savunulabilir mi? Birçok rahibin fiili olarak cariyelerle yaşadığını veya gizli cinsel ilişkiler sürdürdüğünü biliyoruz. Kilise'nin bu ikiyüzlülüğe son vermesinin ve 12. yüzyıldan itibaren dayatılan ve İncil'de hiçbir temeli olmayan rahip bekareti kuralını sorgulamasının zamanı gelmedi mi? Kişisel olarak buna ikna olsam bile, ister din adamı ister laik olsun, sapkın bir psikolojik yapıya sahip bireyleri ilgilendiren pedofili sorununun bu şekilde çözülmeyeceği kanısındayım.

Elbette, bu suçlar, çocukların tam güvenine sahip, Tanrı'ya adanmış erkekler tarafından işlendiği için daha da iğrenç görünüyor. Fakat çoğu pedofili vakasında da aynı şey geçerli değil mi? Çocuk, bir "otorite" -baba, amca, eğitmen, öğretmen veya günah çıkartıcı- ile karşı karşıya kaldığı için tuzağa düşüyor ve istismarcısını ihbar etmekten korkuyor. Pedofil bir rahipten, ensest bir babadan daha mı çok rahatsız olmalıyız? İkisi de aynı suçu işliyor: Çocuğun savunmasızlığından ve güveninden yararlanarak onu nesneleştiriyor ve cinsel bir obje olarak kullanıyorlar.

Pedofil rahip vakalarında kabul edilmesi en zor şey, saldırganları koruyan Katolik hiyerarşisinin tavrıdır. İlgili tüm ülkelerde, kurum bu rahipleri mahkemeye bildirmekten kaçınmış ve çoğu zaman onları görevlerinde tutmuştur. Kilise'nin öncelikle bir kamu skandalının önüne geçmeye ve aralarında kara koyunlar olduğunu kabul etmeye çalışmasının yanı sıra, bu tavır, itirafın gizliliği ve her zaman "tövbe etmeleri" umulan "günahkârlara" karşı "ilahi merhamet" ile meşrulaştırılmaktadır. Katolik hiyerarşisi, bazıları şüphesiz çocuklarla temas kurmak için rahipliğe yönelen sapıklar karşısında büyük bir saflık ve suçlu bir körlük sergilemektedir. Kilise'ye verilen zarar, birkaç sapkını tüm din adamlarıyla karıştırmamayı bilenlerin gözünde bile derindir. Vesayet kurumunun, müminleri ve çocuklarını korumak yerine üyelerini korumayı tercih etmesi ne haklı gösterilebilir ne de kabul edilebilir.

Mayıs 2002